KULA - SALİHLİ UNESCO GLOBAL JEOPARKI & TAŞYARAN VADİSİ & KULADOKYA & KULA EVLERİ & ULUBEY KANYONU

Doğanın Eserlerine Yolculuk!
Volkanik patlamalar, yeryüzünü şekillendirmede büyük paya sahip olduğu için doğanın
kalemi sayılabilirler. Dünyanın oluşumunu düşündüğümüzde de “magma” tabakasına hakkını
teslim etmek gerekir.  Salihli’de Kula Volkanizmasının yaptığı işi daha tamamlamadığını düşünen bazı bilimciler
Kula’daki jeoparka büyük önem vermekte ve korunması için çalışmalar yapmaktadır. Hem de antik çağdan beri. Unesco’nun da kültür mirası kabul ettiği ilk adı KATAKEKAUMANE, (Yanık Ülke) Kula, antik devir yazarı Amasyalı Strabon tarafından fark edilip isimlendirilmekle kalmıyor, sınırları belirlenip tasviri de yapılıyor. Bu tanım ile Kula Volkanizması mitojik bakış açısı ile değil de bilimsel bakış ile değerlendirilmiştir. Yani Strabon , bölgenin Typhon ‘un masalındaki , Zeus’un ateşi ile değil de yer altından gelen ateş ile oluştuğunu, artık o ateşin orada olmadığını ve geriye bu Yanık Ülke’nin kaldığını eserinde yazmıştır. Bazı jeologlar bu bölgelerin uzaktan sevilip korunmasını savunsa da biz hem sevip hem dövüyor gibiyiz.Bazen yaralıyor ya da görücüye çıkarıyoruz.
Kula Jeopark’ında, Kapadokya’ya benzerliğinden, Kula halkı tarafından ;Kuladokya olarak adlandırılan Peri Bacaları, Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Tabiat Anıtı kabul edilmiştir. Peribacaları yağmur damlası erozyonu, yüzey erozyonu ve yumuşak tabaka içerisinde gelişen tunel/borulanmanın (piping) ortak etkisine bağlı olarak oluşmuştur. Jeoparkdaki bir doğal sanat eseri de Sandal Divlit’dir. Kula Volkanizmasının dördüncü
evresi olup yirmi beş bin yıl önce oluşmuştur. Sinder koni olarak adlandırılan bu koniler, volkan bacasından püsküren çeşitli materyallerin havada katılaşıp baca etrafında dik yamaçlı volkanik yapılardır. Kula volkanizmasının  3. evresinde gelişmiş volkanik etkinliklere bağlı oluşmuş bütün karakteristik yer şekillerini bünyesinde barındırır. Park alanı içerisinde, jeositlerin ziyaret edilmesine olanak sağlayan bir adet yürüyüş yolu
(yaklaşık uzunluğu 2,7 km)   ve ahşap köprüler ile bir adet bisiklet parkuru (yaklaşık uzunluğu 34,8 km)  bulunmaktadır.Dünyanın dört bir yanından bu volkanizmada inceleme yapmak için akademisyenler de sürekli gelmektedir. Antik çağda, Bizans ve Osmanlı zamanında paylaşılamayan bir bölge olması Yanık Ülke’nin ne kadar değerli olduğunu anlatıyor aslında. Şu anda da bizim topraklarımızda kalmış olan Kula, kültürel önemini gözler önüne seriyor. Osmanlı’nın mimarisini ve mahalle kültürünü yine Kula Evleri ile öğrenmemizi sağlıyor. Buradaki evler büyük aile yapısına uygun evler olup döneminde, zamanın çoğunu evde geçiren kadına göre oldukça büyük tasarlanmıştır. Büyük iki katlı evlerin bahçelerine daha sonra bir ev bile yapılabilmiştir. Kula kale içi bir yerleşim bölgesi olduğu için doku çok sıkışıktır.Doğanın sanat eserlerine yolculuğumuzda sırada Taşyaran Vadisi var.Bu sefer doğanın ekipmanları, su, rüzgar, tektonik hareketler. Gediz Nehri, dağların suyuyla beslenip havzasında ilginç oluşumlara sebep olmuştur. Aynı zamanda Vadide, kayaları yararak jeolojik açıdan özel bir kanyon oluştururken binlerce yıl aşındırdığı kayaları dantelimsi
bir yapıya çevirirek görsel bir şov yaparak; heykeltıraşlara ve ressamlara ilham olacak kalıcı eserler bırakmıştır. Jeoloji bilimi kayalıkların bu muhteşem görüntülerine Gnaysadını vermiştir. Kış döneminde güneş görmeyen akarsuyun buz tuttuğu haberlere bile yansımıştır. Son olarak da doğanın “yaptım, seyredin” dediği bir yer olan Ulubey Kanyonundan bahsedelim.Macera sevenlerin mutlaka uğraması, kamp yapması, konaklaması gereken bir yer. Fotoğraf çekmeyi, spor ve trekking , Hikibg yapmayı sevenlerin popüler mekanı haline gelmiş bu kanyonda, antik dönemden kalmış su kanalları, kaya mezarları ve mağaralar bulunur. Camdan yapılmış izleme terası görsel şölen için eşsiz bir fırsattır.